TÜRK HALK EDEBİYATI I DERS PLÂNI
1. sınıf güz yarıyılı
1. DERS:
a) Halk kültürü, popüler kültür ve üst kültür arasındaki farklar, birbirlerinden etkilenmeleri.
b) Halk bilimi, halk edebiyatı kavramının açıklanması.
c) Sözlü kültürün özellikleri.
2. DERS:
a) Mitolojiyle bağlantılı olarak uygarlık tarihi, toplumların geçim tarzlarına dayalı olan dönüşümleri ve insan düşüncesi.
b) Halk edebiyatının temeli olarak mitolojinin özellikleri, bölümleri.
c) Altay Yaratılış Miti’ne dayalı olarak mitolojinin bölümlerinin açıklanması.
ç) Yaratılış efsanelerinin teogoni, kozmogoni, antropogoni, eskatolojiye uygun örneklerinin açıklanması.
3. DERS:
Mitoloji, efsane, destan, masal, halk hikâyesi, meddah hikâyesi arasındaki farklar, ortaklıklar.
4. DERS:
Mitolojinin halk edebiyatının temeli olması açısından Oğuz Kağan Destanı’ndaki mitolojik unsurların açıklanması.
5. DERS:
a) Destan çeşitleri, sınıflandırılması. Destanın bir edebî tür olarak özellikleri. Destanlarda görülen tipler ve motiflerin açıklanması.
b) Destanları inceleme yöntemlerinden birisi olarak Axel Olrik’in Epik Anlatılar Kanunu’nun örneklendirilerek açıklanması.
6. DERS:
a) Destanları inceleme yöntemi olarak geleneksel kahramanın biyografik kalıplarından Von Hahn’ın ve Lord Raglan’ın modellerinin açıklanması. Lord Raglan’ın metodunun Dede Korkut Kitabı’nın kahramanlarından Boğaç’a uygulanması.
b) Şakir İbrayev ve Özkul Çobanoğlu’nun modellerinin kendi kitaplarından örneklerle açıklanması.
c) Otto Rank ve Joseph Campbell’ın kahramanın biyografik modellerinin psikanalitik çerçevede açıklanması.
7. DERS:
Battal Gazi Destanı’ndan örneklerle İslâmiyet öncesi ve sonrası Türk destanlarındaki tip ve motiflerin değişmesi.
8. DERS:
Manas Destanı’ndaki tip, motif ve kültürel unsurların örnek metinlerle açıklanması.
9. DERS:
Efsane kavramı, sınıflandırılması, yapı özellikleri, sosyal işlevleri.
10. DERS:
Bazı efsanelerin eski Türk inançlarıyla olan bağlantılarının izahı.
1. DERS:
a) Halk kültürü, popüler kültür ve üst kültür arasındaki farklar, birbirlerinden etkilenmeleri.
b) Halk bilimi, halk edebiyatı kavramının açıklanması.
c) Sözlü kültürün özellikleri.
1. Ahmet Oktay, Türkiye’de Popüler Kültür, Yapı Kredi Yayınları, 3. baskı, İstanbul, 1995, s. 21.
2. Özkul Çobanoğlu, Halk Bilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınları, 2. baskı, Ankara, 2004, s. 23-24.
3. Walter J. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür, çev. Sema Postacıoğlu Banon, Metis Yayınevi, 2. baskı, İstanbul, 1999, 230 s.
4. Gonca Gökalp Alpaslan, XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s. 1-3.
“FOLK KÜLTÜRÜ
1. Biçimi basittir.
2. Her türlü duyu ya da gelenek aracılığıyla doğrudan aktarılabilen ya da iletilebilen yapıdadır.
3. Anonimdir..
4. İçinden çıktığı grubun değer yargılarını içerir ve iletir.
5. Ürün tüketiciye dönüktür.
6. Genellikle herkes için parasızdır.
POPÜLER KÜLTÜR
1. Biçim olarak orta karmaşıklıktadır.
2. Aktarımı ya da iletimi, ortam ve teknoloji olarak dolaylıdır.
3. Bilinen bir kaynağı ya da yaratıcısı (üreticisi) vardır.
4. Kültürel değerleri ve gelenekleri, yeni formüller biçiminde yansıtır.
5. Ürün tüketiciye dönüktür.
6. Oldukça ucuza fakat parayla elde edilir.
ÜST KÜLTÜR
1. Karmaşık bir biçimi ve beğenilmesinin estetik ölçütleri vardır.
2. Tüketicileri yüksek eğitimli kişilerdir, bu yüzden iletilebilme aracı, yapıtın kendisidir.
3. Bilinen ve ünlü bir yaratıcısı vardır.
4. İlk değerlendirilmesi yien yüksek beğeni sahibi gruplar ya da eleştirmenler topluluğunca yapılır. Ekoller ve küçük topluluklar oluşur.
5. Ürün (yapıt) yaratıcısının yaratım süreciyle oluşturduğu bir düşünsel ve sanatsal çabayla ortaya çıkmıştır. Ancak bu çabayı göstereceklere dönüktür.
6. Ürün pahalı ve değerlidir.”
(Ahmet Oktay, Türkiye’de Popüler Kültür, Yapı Kredi Yayınları, 3. baskı, İstanbul, 1995, s. 21.)
HALK BİLİMİNİN MAHİYETİ
1. Sözlü olma özelliği.
2. Geleneğe bağlılık.
3. Çeşitlenme özelliği.
4. Anonimlik özelliği.
5. Kalıplaşma özelliği.
(Özkul Çobanoğlu, Halk Bilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınları, 2. baskı, Ankara, 2004, s. 23-24.)
SÖZLÜ KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ
1. Yan cümlelerle uzatılmış yapıya değil, eklemeli yapıya dayanma.
2. Çözümleme yerine kümeleme. Belleği güçlendirmek için kalıplardan yararlanma.
3. Unutmamak için bol tekrara yer verme.
4. Tutucu ya da gelenekçi tavır.
5. İnsan yaşamına yakınlık.
6. Mücadeleci eda.
7. Mesafeli olmak yerine duygudaş ve katılımcı tavır.
8. Değişmeyen ortam dengesine dayanma.
9. Soyutluğa değil duruma bağlı olma.
(Walter J. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür, çev. Sema Postacıoğlu Banon, Metis Yayınevi, 2. baskı, İstanbul, 1999, 230 s.) (Gonca Gökalp Alpaslan, XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s. 1-3.)
2. DERS:
a) Mitolojiyle bağlantılı olarak uygarlık tarihi, toplumların geçim tarzlarına dayalı olan dönüşümleri ve insan düşüncesi.
b) Halk edebiyatının temeli olarak mitoloji özellikleri, bölümleri.
c) Altay Yaratılış Miti’ne dayalı olarak mitolojinin bölümlerinin açıklanması.
ç) Yaratılış efsanelerinin teogoni, kozmogoni, antropogoni, eskatolojiye uygun örneklerinin açıklanması.
1. Alaattin Şenel, İlkel Topluluktan Uygar Topluma,
2. Mircae Eliade, Mitlerin Özellikleri,
3. Bilge Seyidoğlu, Mitoloji Metinler ve Tahliller,
4. Mehmet Emin Agar, “Yaratılış Efsaneleri Üzerine”,
3. DERS:
Mitoloji, efsane, destan, masal, halk hikâyesi, meddah hikâyesi arasındaki farklar, ortaklıklar.
Muharrem Kaya, Türk Romanında Destan Etkisi,
4. DERS:
Mitolojinin halk edebiyatının temeli olması açısından Oğuz Kağan Destanı’ndaki mitolojik unsurların açıklanması.
Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi 1, MEB Yay., İstanbul, 1993.
Ay: Güneş ve tanrı arasında bağlantı var. Suriye ve İran kanalı, Mani dini ile ay unsuru girer.
Kara Han: Kara ve ak soylular ile halkı ayıran sembolik renkler. Ak, kağan ve oğulları.
Kutsal çocuğun nitelikleri:
Gök yüzlü Oğuz: Yüzünün gök renkte olması, Tanrı’nın rengini taşıdığını belirtir.
Bozkurt: Aslında Gök Börü, Tanrı elçisi, belki de tanrı. Gök, olgunluk, erginlik, tecrübe simgesi.
Ağzı ateş: Kahramanlığını ve gücünü gösterir. Ağzından ateş saçan kahraman çocuklar var.
Gözleri al: Güçlü, kudretli. Albastı da, al börü de zararlı, güçlü.
Çiğ et: O kadar güçlü ve korkunç ki çiğ et bile yer. Çinliler ve diğerleri Türkleri yemeklerini pişirenler diye belirtirler.
Korkunç hayvanlara benzetme: Onun insan olarak ne derece güçlü olduğunu belirtir. Bunlar totem olarak kabul edilen hayvanlar olmalı.
Tüylü insan: İlk insan, tanrıya karşı günah işlediği için tüyleri dökülmüş.
Ad alma: Çocukluktan ergenliğe geçiş. Yani başarıya göre de, rütbeye göre ad alınır.
Gergedan (kıyant): Türkler sık ormanlara tapınırlar. Gergedanı da Çin ve Hint kaynağından tanırlar.
Av için yem: Onun zayıf yerlerini öğrenir. Veya tuzak kurmuştur.
Kuşak: Hükümdarlık sembolü.
Boynuzlu canavar öldürmek: Erginleme sınavından geçmek. Bereketi sağlamak. Boynuz bereket demek.
Göğün kızı: Boz-ok, Gök Tanrının kızı ve Oğuz’u ödüllendirmesi.
Yerin kızı: Üç ok. Yer-su iyelerinin ödülü. Yer fenalık, kötülük sembolü.
Gölün ortasında bulunan ada: Bazı kahramanlar böyle bir adada doğar. Su ve doğum ilişkisi.
Ağaç: Kökleri yerde. Bereketin sembolü; yerin soylarını temsil eder. Göğün kızı göğe, yerin kızı yere benzer.
Oğlu olan gök varlıkları: Gök, Ay, Yıldız. Gök kubbesi maddî bir varlık, uzaydan ayrı.
Tengri: Hem gök hem de Tanrı.
Oğuz: Sadece Türkleri temsil etmiyor, göğün, yerin, bütün varlıklarını da adı etrafında toplar.
24 Türk boyu: Altı oğuldan, dörder torun ile 24 Türk boyu oluşur.
6’lı 12’li sistem: 24 tümen, 6 ordu, 12 saat, 12 ay, 12 burç. Çinlilerde 12 eyalet, 24 vilayet.
Dünya devleti: Gök, devletin çadırı; güneş devletin bayrağı olsun diyerek dünya devletini istiyor.
Cengiz Han: Eşkıyalık ve vergi toplamak, en önemli özelliği.
Kağnının icadı: Oğuz’un bir seferinde kağnının nasıl icad edildiği anlatılıyor.
Buz dağı: Altay Türkleri soğuğun ve rüzgarın bu dağdan geldiğine inanıyorlar. Dünyanın kuzeyini baştan başa kapladığını zannediyorlar.
Kıpçak: Ağaç kovuğu.
Adacık: Uygurların türeyiş efsanesinde, eski Uygur ataları, iki nehir ortasında bulunan bir adacıktaki, kayın ağacından doğmuşlardır.
Köpek başlı insanlar: Yunan mitolojisinde de var. Avrupalılar Borus derler. Finlandiya ve Rusya’nın kuzeyindeler. Hint mitolojisinde köpek başlı insanlar soylulardan.
Köpek: Türklere göre aşağılıktır. Doğu Göktürk devletini oluşturan Tarduş Türklerinin ataları da böyle. Çinlilere göre Çin’in kuzeyinde ve Mançurya’da oturanlar da böyle. Moğollara göre köpek kutsal ve soyundan geldikleri atadır.
Altın yay: Hükümdarlık sembolü, hakimiyet sembolü. Büyük Selçuklu’nun devlet sembolü. Göğü kapladığı için göğü simgeler.
Yere saplı kılıç: Dünya hükümdarlığı sembolü. Attila’nın kılıcı. Ares’in kılıcı.
Ok: Elçilik sembolü.
5. DERS:
a) Destan çeşitleri, sınıflandırılması. Destanın bir edebî tür olarak özellikleri. Destanlarda görülen tipler ve motiflerin açıklanması.
b) Destanları inceleme yöntemlerinden birisi olarak Axel Olrik’in Epik Anlatılar Kanunu’nun örneklendirilerek açıklanması. Axel Olrik’in Epik Anlatılar Kanunu’ndaki temel kavramların Saim Sakaoğlu’nun Gümüşhane ve Bayburt Masalları kitabından verilen örneklerle açıklanması.
1. Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınevi, 2. baskı, Ankara, 2002, s. 114-118.
2. Saim Sakaoğlu, Gümüşhane ve Bayburt Masalları, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002, s. 248-249.
1. Başlangıç ve bitiş kanunu (Sakaoğlu). Giriş ve bitiriş kuralı (Çobanoğlu).
2. Tekrar kanunu (Sakaoğlu). Yineleme kuralı (Çobanoğlu).
3. Üç sayısı kanunu (Sakaoğlu). Üçleme kuralı (Çobanoğlu).
4. Sahnede ikilik kanunu (Sakaoğlu). Bir sahnede ikilik kuralı (Çobanoğlu).
5. Tezatlar kanunu (Sakaoğlu). Zıtlık kuralı (Çobanoğlu).
6. İkizler kanunu (Sakaoğlu). İkizler kuralı (Çobanoğlu).
7. Küçümsenenin galip gelmesi kanunu (Sakaoğlu). İlk ve son durumun önemi kuralı (Çobanoğlu).
8. Olayların doğrudan doğruya anlatılması kanunu (Sakaoğlu). Anlatımda tek çizgililik kuralı (Çobanoğlu).
9. Şematik tanzim kanunu (Sakaoğlu). Kalıplaştırma kuralı (Çobanoğlu).
10. Plastik kanunu (Sakaoğlu). Büyük tablo sahnesi kuralı (Çobanoğlu).
11. Efsane mantığı kanunu (Sakaoğlu). Anlatı mantığı kuralı (Çobanoğlu).
12. Olaylarda birlik kanunu (Sakaoğlu). Olay örgüsünde entrika birliği kuralı (Çobanoğlu).
13. Kahramanın bütün alakayı toplaması kanunu (Sakaoğlu). Dikkati baş kahraman üzerinde toplama kuralı (Çobanoğlu).
14. Epik birlik kuralı (Çobanoğlu).
15. İdeal epik birlik kuralı (Çobanoğlu).
6. DERS:
a) Destanları inceleme yöntemi olarak geleneksel kahramanın biyografik kalıplarından Von Hahn’ın ve Lord Raglan’ın modellerinin açıklanması. Lord Raglan’ın metodunun Dede Korkut Kitabı’nın kahramanlarından Boğaç’a uygulanması.
b) Şakir İbrayev ve Özkul Çobanoğlu’nun modellerinin kendi kitaplarından örneklerle açıklanması.
c) Otto Rank ve Joseph Campbell’ın kahramanın biyografik modellerinin psikanalitik çerçevede açıklanması.
Özkul Çobanoğlu, Halk Bilimi Kuramları
Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu,
Segal, In Quest of The Hero,
Şakir İbrayev, Destanın Yapısı,
Özkul Çobanoğlu, Epik Destan Geleneği,
J. G. Von Hahn ve Lord Raglan’ın geleneksel halk kahramanı kalıpları. Raglan’ın kalıbına göre Oedipus, Romulus, Joseph, Moses anlatılarının örneklendirilmesi. Oğuz Kağan, Boğaç, Kococaş ve halk hikâyelerinin bu kalıba göre incelenmesi.
Von Hahn’ın modeli “Aryan Sürgün ve Dönüş Formülü” veya “Aryan Kahramanı Biyografik Modeli” diye de adlandırılır. (Çobanoğlu, s. 190-191.)
Doğum:
1. Kahraman gayr-ı meşru olarak doğar..
2. Annesi ülkenin prensesidir.
3. Babası bir tanrı veya bir yabancıdır.
Gençlik:
4. Kahramanın yükselişinin işaretleri vardır.
5. Bu nedenle tert edilmiştir.
6. O, hayvanlar tarafından emzirilir.
7. Çocuksuz bir çoban çifti tarafından büyütülür.
8. O, yüksek ruhlu bir gençtir.
9. O, yabancı bir ülkede hizmet edeceği bir iş arar.
Dönüş:
10. O, geriye muzaffer olarak döner ve tekrar yabancı ülkeye gider.
11. O, gerçek düşmanlarını kılıçtan geçirir ve ülkeyi yönetmeğe başlar ve annesini kurtarır.
12. O, şehirler kurar.
13. Onun ölüm şekli olağanüstüdür.
İkinci Dereceden Şahıslar:
14. O, ensest ilişki nedeniyle lanetlenmiştir ve genç ölür.
15. O, hakarete uğrayan bir hizmetçisinin eliyle intikam için öldürülür.
16. O, daha genç olan kardeşini öldürür.
Lord Raglan’a göre geleneksel kahramanın hikâyesi şöyledir: (Raglan, s. 126-127)
1. Kahramanın annesi soylu bir bakiredir.
2. Babası bir kraldır ve
3. Baba çoğunlukla kahramanın annesinin yakın bir akrabasıdır, fakat
4. Kahramanın anne rahmine düşüş şartları olağan dışıdır ve
5. Kahraman aynı zamanda bir tanrının oğlu olarak kabul edilir.
6. Çoğunlukla baba tarafından, onu öldürme girişiminde bulunulur, fakat
7. Kaharaman gzli bir yere gönderilir ve
8. Uzak bir ülkede evlat edinen bir aile tarafından büyütülür.
9. Kahramanın çocukluğu hakkında bize hiçbir şey anlatılmaz, fakat
10. Kahraman yetişkinlik çağındayken, gelecekte kral olacağı yere gider.
11. Kahraman, kral, dev, ejderha veya vahşi bir hayvana karşı kazandığı bir zaferden sonra,
12. Çoğunlukla kendisinin selefinin kızı olan bir prensesle evlenir ve
13. Kral olur.
14. Bir süre herhangi bir hadise olmaksızın ülkeyi yönetir ve
15. Kanunlar yazar fakat
16. Daha sonra kahraman tanrıların ve/veya halkının sevgisini kaybeder ve
17. Tahttan ve şehirden uzaklaştırılır.
18. Kahraman, esrarengiz bir şekilde ölümle tanışır,
19. Çoğunlukla bir tepenin üzerinde ölür.
20. Çocuklarından hiçbiri, eğer varsa, onunyerine tahta geçemez.
21. Kahramanın vücudu gömülmez, fakat buna rağmen
22. Kahramanın gömülü olduğu kabul edilen bir veya daha fazla kutsal mezarı vardır.
1. Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınevi, 2. baskı, Ankara, 2002, s. 190-194.
2. Lord Raglan, “Geleneksel Kahraman”, çev. Metin Ekici, Millî Folklor, sayı: 37, Bahar 1998, s. 126-138.
Şakir İbrayev ve Özkul Çobanoğlu’nun geleneksel Türk kahraman biyografisi modelinin Çobanoğlu’nun Türk Dünyası Epik Destan Geleneği kitabından örneklerle açıklanması.
1. Şakir İbrayev, Destanın Yapısı, aktaran: Ali Abbas Çınar, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, 1998, s.
2. Özkul Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, Akçağ Yayını, Ankara, 2003, 480 s.
Şakir İbrayev, “konu epizotları (tipolojik motifler)” başlığı altında Kazak kahramanlık destanlarının yapısını sınıflandırmıştır:
“1. Konu: Batırın çocukluğu ve kahramanın evlenmesi (batıra uygun dünürlük)
1. Soyun tasviri (taife, anne-baba),
2. Kahramanın olağanüstü doğumu,
3. Batıra özgü çocukluk çağı
4. İlk kahramanlığı (sonraki destanlarda yoktur),
5. Gelin (sevdiği kız) hakkında haber (eş aramak),
6. Kızla yarışmak, güreşmek (veya güveyler arasındaki rekabet),
7. Zafer ve kahramanın gelinle dönmesi.
2. Konu: Batırın kahramanlıkları;
8. Düşmanın taarruzu hakkında haber,
9. Yola çıkma,
10. Batırların güreşmesi (bazen yolculuk uğurlu olmaz, batır esir düşer),
11. Teke tek mücadele ve kahramanın zaferi,
12. Zaferle geri dönme,
3. Konu: Düşmandan (köleden, rakipten) soyunu (taifesini, eşini, akrabasını) kurtarması:
13. Gelin ve akrabanın (soyun) esir olması hakkında haber (rüya görme, işaret verilme),
14. Kahramanın sevdiğiyle (eşiyle) düşmanın (Kobılandıda, Alşağır Han), rakibin ve kölenin (Alpamısta, Ultankul), evlenmeye niyetlenmesi,
15. Eşle (gelinle) gizli buluşma (Kobılandı) veya eşinin düğününe yabancı birisi gibi gelmek (Alpamıs),
16. Mücadele (yarış)de kahramının tanınması,
17. Yurda dönme veya rakip ve kölelerin cezalandırılması,
18. Düğün.” (Şakir İbrayev, Destanın Yapısı, aktaran: Ali Abbas Çınar, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, 1998, s. 273-274.)
Özkul Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği adlı kitabında Şakir İbrayev’in bu konudaki çalışmasına dayanarak “Türk epik destanları kahraman kalıbı”nın bir taslağını oluşturduğunu belirtir.
“A.) Birinci Daire: Kahramanın Doğumu, Çocukluk ve Yetişme Dönemi.
A.1. Kahramanın ailesi, yurdu ve halkı hakkında tanıtıcı bilgiler verilip tasvir edilir.
A.2. Destan kahramanının olağanüstü kişiliği ve doğumu.
A.3. Destan kahramanının olağanüstü çocukluk dönemi.
A.4. Kahramanın ilk kahramanlığı.
A.5. Kahramanın müstükbel sevgilisi hakkında haber alması.
A.6. Kahramanın sevgilisi ile güreşmesiveya aynı kıza talip olan diğer adaylarla yarışma.
A.7. Kahramanın sevdiğini alarak yurduna dönmesi.
B.) İkinci Daire: Kahramanın Kahramanlıkları.
B.1. Kahraman düşmanın saldırısı hakkında haber alır.
B.2. Kahraman hazırlanır ve sefere çıkar.
B.3. Kahramanın dövüşmesi.
B.3.1. Kahramanın teke tek dövüşü ve zaferi.
B.3.2. Kahramanın başarısızlığa uğraması ve düşmana esir düşmesi
B.4. Kahramanın yurduna zaferle dönmesi.
C.) Üçüncü Daire: Kahramanın Sevdiklerini Kurtarması.
C.1. Kahramanın sevgilisi veya akrabalarının düşman eline düştüğüne dair haber alması.
C.1.1. Kahraman rüya görür veya benzeri bir işaretle haber alır.
C.1.2. Kahraman aşağılanarak bu durum kendisine bir kişi tarafından bildirilir.
C.2. Kahramanın sevgilisine bir düşmanın, rakibin veya bir hizmetkârının talip olması.
C.3. Kahraman sevdiğinin düğününe kılık değiştirerek gizlice gelir ve sevdiğiyle görüşür.
C.4. Kahraman sevdiğinin düğününde yapılan güreş veya diğer yarışlar esnasında tanınır.
C.5. Kahraman yurduna döner ve düşmanlarını ve hainleri cezalandırır.
C.6. Kahramanın düğünü ve yapılan şenlikler.
D.) Dördüncü Daire: Kahramanın Ölümü.
D.1. Kahraman ölümsüzdür.
D.2. Kahraman savaş anında yaralanır ve ölür.
D.3. Kahraman öldükten sonra tekrar dirilir.
D.4. Kahraman intihar eder.
D.5. Kahraman yakalanır ve idam edilir.” (Çobanoğlu, a.g.e., s. 343-344.)
Carl Gustave Jung, Otto Rank, Joseph Campbell ve diğer psikanalistlerin mitoloji ve masal çözümlemelerinin, sembolik anlamların açıklanması.
1. Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınevi, 2. baskı, Ankara, 2002, s. 191-192.
2. Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, çev. Sabri Gürses, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2000, 465 s.)
Otto Rank’ın kahraman kalıbı, psikoanalitik bir bakış açısına göre oluşturulmuştur. “Otto Rank’a göre kahraman, aile ile iç güdüler arası ilişkilerden kaynaklanmaktadır, O kahramanların, baba-oğul arası çekişmelerin neticesi olarak oğulların babalarını öldürdüklerini ileri sürmekte ve bu ilişkilerdeki kalııplaşmaların da söz konusu kahraman kalıbının oluşmasını sağladığı düşüncesiyle de, kahraman olgusunun kaynağını buna bağlamaktadır.” (Çobanoğlu, a.g.e., s. 191.)
1. Kahraman, sıradışı bir ailenin çocuğudur.
2. Kahramanın babası bir kraldır.
3. Kahramanın ana rahmine düşüş şartları zordur.
4. Kahramanın doğumuna karşı kehanetler ve uyarılar vardır.
5. Kahraman, suya bir kutu içinde bırakılır.
6. Kahraman, hayvanlar veya iyi insanlar tarafından korunur.
7. Kahramanı, dişi bir hayvan veya mütevazı bir kadın emzirir.
8. Kahraman büyür.
9. Ve gerçek ailesini bulur.
10. Babasından intikamını alır.
11. Kahraman, halk tarafından tanınır ve kabul edilir.
12. Kahraman rütbe kazanır, yükselir ve onurlanır. (Çobanoğlu, a.g.e., s. 191-192.)
Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adlı kitabının birinci kısmında “kahramanın macerası”, ikinci kısmında ise “kozmogonik çevrim” üzerinde durur. Campbell, yer yer Jung’dan aldığı psikanalitik kavramları, bebeklikten ergenliğe insanın kişilik gelişimini, kahramanın macerası üzerine yansıtarak kullanır; yer yer de James Frazer’dan aldığı antropoloji, etnoloji, gelenek, tören ve mitle ilgili kavramları kahramanın başından geçenleri yaban toplum insanlarının kültürel örüntüleri olarak açıklar.
Campbell’ın kitabının birinci kısmı şu başlıklardan oluşur:
Bölüm I: Yola Çıkış
1. Maceraya Çağrı
2. Çağrının Reddedilmesi
3. Doğaüstü Yardım
4. İlk Eşiğin Aşılması
5. Balinanın Karnı
Bölüm II: Erginlenme
1. Sınavlar Yolu
2. Tanrıçayla Karşılaşma
3. Baştan Çıkarıcı Olarak Kadın
4. Babanın Gönlünü Alma
5. Tanrılaştırma
6. En Son Ödül
Bölüm III: Dönüş
1. Dönüşü Reddetme
2. Büyülü Kaçış
3. Dışarıdan Gelen Kurtuluş
4. Dönüş Eşiğinin Aşılması
5. İki Dünyanın Ustası
6. Yaşama Özgürlüğü
“Kozmogonik Çevrim” başlıklı ikinci kısım ise şu alt başlıklardan oluşur:
Bölüm I: Yayılmalar
1. Psikolojiden Metafiziğe
2. Evrensel Çevrim
3. Hiçlikten Dışarı-Uzay
4. Uzay İçinde-Yaşam
5. Birin Birçoğa Bölünmesi
6. Yaratılışa Dair Halk Öyküleri
Bölüm II: Bakire’den Doğum
1. Evren Ana
2. Kader Ağı
3. Kurtarılma Rahmi
4. Bakire Anneliğin Halk Hikâyeleri
Bölüm III: Kahramanın Dönüşümleri
1. İlksel Kahraman ve İnsan
2. İnsan Kahramanın Çocukluğu
3. Savaşçı Olarak Kahraman
4. Aşık Olarak Kahraman
5. İmparator ve Tiran Olarak Kahraman
6. Dünya Kurtarıcı Olarak Kahraman
7. Aziz Olarak Kahraman
8. Kahramanın Ayrılışı
Bölüm IV: Çözülmeler
1. Mikrokozmosun Sonu
2. Makrokozmosun Sonu
Epilog: Mit ve Toplum
1. Şekil Değiştiren
2. Mit, Kültür ve Meditasyon İşlevi
3. Bugünkü Kahraman
(Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, çev. Sabri Gürses, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2000, 465 s.)
Berna Moran ve Eric Hobsbawm’a göre eşkıyalığın özellikleri, eşkıya hikâyelerinin yapısının açıklanması. Türk Romanında Destan Etkisi’nden örneklerin verilmesi.
EŞKIYA DESTANLARI
Avrupa, Amerika ve Asya’da görülen haydutluk üzerine araştırma yapan iktisadî ve siyasî tarihçi Erich J. Hobsbawm, Bandits adlı kitabında eşkıyaları dört gruba ayırır: 1. Sosyal (erdemli) eşkıyalar. 2. İlkel direnme ya da gerilla grupları. 3. Öç alıcılar. 4. Haydutlar, çapulcular, âdî hırsızlar. [1]
Erdemli eşkıyalar, çeşitli ülkelerde, baskı altındaki köylülerin arasından çıkıp zalim yöneticilere baş kaldırmasıyla, adalet istemesiyle tanınmışlar, halkın muhayyilesinde birer efsanevî şahsiyete bürünmüşlerdir. Zamanla bunlar hakkında destanlar, hikâyeler düzülmüştür.
Hobsbawm, erdemli eşkıyaların özelliklerini dokuz maddede sıralar:
“1. Erdemli bir eşkiya suç işleyerek değil, adaletsizliğin kurbanı olarak kanun dışına düşer. Ya da halk tarafından değil otoritelerce suç kabul edilen bazı eylemlerden ötürü hüküm giyer.
2. Adaletsizliğe karşı çıkar.
3. Zenginlerden alıp fakirlere verir.
4. Nefsi müdafaa ve öcalma dışında adam öldürmez.
5. Şayet yaparsa, kendi halkına, şerefli bir adam ve topluluğun saygı duyulan bir üyesi olarak geri döner. (Zaten kendi halkını hiçbir zaman terk etmez.)
6. Ona hayran olunur, yardım edilir ve desteklenir.
7. Topluluğun hiçbir üyesi ona karşı olan otoritelere yardımcı olmayacağından, ancak ihanete uğrayarak öldürülür.
8. Görünmez bir yaratık, ele geçmez, kurşun işlemez bir insan olarak kabul edilir.
9. Adil olan kralın ya da imparatorun düşmanı değil, orta tabakanın, ruhban sınıfının ve baskı yapanların düşmanıdır.”[2]
Eşkıyalık, yiğitlik, kahramanlık mitine bağlı olarak ortaya çıkar. Ama ortada kanunun suç saydığı fiil vardır.
Eşkıyalığın en büyük sebebi devlet, köylü bağlantısının eksik olmasıdır. Eşkıya eşrafla işbirliği içindedir. Eşkıyalık bir anlamda da devlet yapısının, bürokratik bozulmanın sonucunda isyanın yükselmesidir. İsyan da ilkel toplumlarda eşkıyalık olarak ortaya çıkar.
Osmanlı, sınırda eşkıyalığa müsamaha göstermez. İsyan veya eşkıyalık sınır boylarında ise susturulur. Ama Anadolu’da biraz daha gevşektir.
Osmanlı’nın merkezî devlet yapısı zayıflayınca feodalite, âyanlar, sipahi ve ağalar güç kazanırlar. Bunlar da kendi güçlerini halka perçinletmek için eşkıyayı besler, ona güç verirler. Eşkıya ağanın gücünün de göstergesidir. Zira ağa ne kadar güçlü olursa o kadar çok ve güçlü eşkıyası olur. Eşkıyaların Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra varlıklarını devam ettirmeleri ise bir alışkanlığın devam etmiş olmasıdır. Toprak ağası ve eşrafın Millî Mücadele döneminde devlete hizmetlerini daha sonra kendilerine fayda temin etmek için kullandıkları da görülür.
Tanzimat döneminden itibaren devlet teşkilatında görülen bozukluk romanlarda işlenir. Bozulmanın ilk izleri Kalemlerdeki bozulma ile anlatılır. Mizancı Murad’ın ve Ahmed Midhat Efendi’nin eserlerinde cahil ve tembel memurlara yer verilir. Recaizâde’nin Araba Sevdası’nda, Refik Halid’in, Memleket Hikâyeleri’nde, Reşat Nuri’nin Çalıkuşu’nda, Halide Edib’in, Vurun Kahpeye adlı eserlerinde bu bozulma sergilenir. Cumhuriyet döneminde yine işi elde tutma çabası, Reşat Nuri’nin Gizli El ve Yeşil Gece’de de vardır. [3] Devlet görevlileri, görevlerinden uzaklaşınca giysi değiştirip etkinliklerini yitirmek istemezler. Bu yüzden yasa dışı yollara sapmaktan çekinmezler. Anadolu’dan çıkan yazarlar “iyi eşkıya” çerçevesine oturtarak bu bozukluğu ve isyanı eserlerinde işlerler. Yaşar Kemal ve Kemal Bilbaşar, Marksist açıdan baktıkları için bu durumu sloganlaştırırlar.
“Eşkıya hikâyeleri”nin dört ana bölümden oluştuğunu belirten Berna Moran, bunları şu şekilde sıralar: [4]
1. Kahramanın çocukluk dönemini içine alan ve başkaldırısına sebep olan olaydan önceki durumun anlatıldığı ilk ana bölümde ağaların ya da beylerin yönetimi altında zulüm gören köylünün durumu sergilenir. Köroğlu Destanı’nda, Köroğlu’nun yetişmesi, Bolu Beyi’nin zulmü başlangıçta anlatılır. Zeynel Besim Sun’un Çakıcı Efe[5] adlı eserinde ağaların ve zaptiyelerin zulmüyle yozlaşan idare yer alır. Aynı efenin hayatını anlatan Yaşar Kemal’in Çakırcalı Efe’sinde [6] ağaların ve zaptiyenin zulmüyle geçen, devletin acz içinde olduğu bir dönem sergilenır. Dağlarda eşkıyalar vilayetin yönetimine karışacak kadar etkilidir. Halk hem kötü eşkıyanın (çalıkakıcı) hem de kötü idarecilerin elinde kalmıştır. İnce Memed’de Abdi Ağa, beş köyü, onları aç bırakacak derecede sömürür.
2. Ağanın veya beyin kahramanın kendisine, sevdiğine ya da yakın akrabasına yaptığı kötülük sonucunda kahramanın isyan edip dağa çıkması ve eşkıya eğitiminden geçirilmesi ikinci bölümü oluşturur. Mesela, Köroğlu’nun babasının gözlerine mil çekilir; Çakırcalı Efe’nin babası hileyle öldürülür, annesine eziyet edilir, aşağılanır. İnce Memed elinden yavuklusu alınıp ağanın yeğeniyle evlendirilmek istenince dağa çıkar. Abdi Ağa, Memed’in annesini adamlarına öldüresiye dövdürür.
3. Bu bölümde de erdemli eşkıyanın eşkıyalık dönemi, kendi öcünü alması, zalimleri cezalandırması, köylüye iyilik yapması yer alır. Yalnız Efe, kendi öcünü aldıktan sonra zengin ağalardan topladığı parayı kimsesizlere, ihtiyacı olanlara, köylerin camilerine harcar. İnce Memed Abdi Ağa’yı öldürür; köylüleri toprak sahibi yapar. Çakırcalı efe zengin tüccarlardan topladığı paralarla evlenemeyenleri evlendirir, kendisinin ve zulme uğrayan köylülerin öcünü alır.
4. Dördüncü bölümde kahramanın sonu sergilenir. Kahraman ya halkının arasına karışır, halk ona sahip çıkar ya da ortadan kaybolur. Kaybolma efsanevî güç taşır. Gerekirse yeniden gelebilir izlenimi uyanır. Tüfek icad olunca Köroğlu, Kırat’la dağlara çıkar, bir daha görülmez. Yalnız Efe’nin cesedi bulunmaz. İnce Memed romanın sonunda dağlara doğru gider. Çakırcalı öldürülür, fakat derisi yüzüldüğü için ölenin o olmadığına, kendisinin sırrolduğuna inanılır.
ÖMER SEYFETTİN, YALNIZ EFE (1918-1919)
ZEYNEL BESİM (SUN), ÇAKICI EFE (1934)
HÜSEYİN RAHMİ, EŞKİYA İNİNDE (1935)
SABAHATTİN ALİ, KUYUCAKLI YUSUF (1937)
YAŞAR KEMAL VE İNCE MEMED (1955)
KEMAL TAHİR, RAHMET YOLLARI KESTİ (1957)
KEMAL BİLBAŞAR VE CEMO (1966), MEMO (1969)
HASAN KIYAFET, GOMİNİS İMAM (1969)
TİMUR KARABULUT, ÇEPEL DÜNYA (1971)
ÖMER POLAT, MAHMUDO İLE HAZEL (1973)
7. DERS:
Battal Gazi Destanı’ndan örneklerle İslâmiyet öncesi ve sonrası Türk destanlarındaki tip ve motiflerin değişmesi.
Hasan Köksal, Battal Gazi Destanı,
Hasan Köksal, Battal Gazi Destanı’nın Tip ve Motif Yapısı,
8. DERS:
Manas Destanı’ndaki tip, motif ve kültürel unsurların örnek metinlerle açıklanması.
Abdülkadir İnan, Manas Destanı,
Naciye Yıldız, Manas Destanı,
9. DERS:
Efsane kavramı, sınıflandırılması, yapı özellikleri, sosyal işlevleri.
Juha Pentikainen, “Efsanelerin Yapısı”,
10. DERS:
Bazı efsanelerin eski Türk inançlarıyla olan bağlantılarının izahı.
Muharrem Kaya, Şamanistik Türk Mitolojisinin Erzurum Efsaneleri’ndeki İzleri
[1] Mehmet Bayrak, “Eşkiyalık Bir Çeşit Patlamadır”, Bilim ve Sanat, S. 58, Ekim 1985, s. 46.
[2] Erich J. Hobsbawm, Sosyal İsyancılar, çev. Necati Doğru, Sarmal Yay., 2. bs., İst., 1995, s. 34-35.
[3] Anadolu ile İstanbul arasındaki kopukluk Turan Oflazoğlu’nun Genç Osman’ında da vardır.
[4] Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yay., 1990, s.78.
[5] Zeynel Besim (Sun), Çakıcı Efe, Ticaret Matbaası, İzmir, 1934, 640 s.
[6] Yaşar Kemal, Çakırcalı Efe, Görsel Yay., 10 bs., İst., 1994, 200 s.
|